be yourself diyen adamla yukardakini diyen adam aynı kişi. kafalar da karışıyor tabi. hangisi doğru derseniz, yazıyı yazarken bulacağım onu.
kendin ol dersen insanları mutlu etme oranın düşer, kendi dertlerini, kendi katastrofini başkalarına yansıtır durursun. geçen bi arkadaş "hiç eğlenceli değilsin" dediğinde çaktı benim kafaya. evet değilim eğlenceli, çünkü her an eğlenecek bi yapıda değilim. hayvanlar gibi eğlendiğim zamanlar da yok değil fakat çok nadir. genel olarak da ya nötrüm ya da melankoliğim. iyi hissettiğim zamanlarda da eğlenme ihtiyacı duymadan saatlerce oturup şarkı söyleyebilirim. yine kendime sararım yani. başkalarına genelde sıkıcı veya banal (l yumuşak okunacak) gelmem normaldir sanırım o yüzden. içe kapanık büyümenin verdiği bir dert sanırım. kendi kendime zaman geçirmeyi öğrenebildim sanırım bi şekilde. o yüzden canlarını sıktığım, eğlendiremediğim arkadaşlardan 70 milyonun huzurunda özür dilerim. sanırım bu durumda eğlendiremediğim, sıktığım insanlar mutsuz da oluyorlar. eğlenmelerine de mani oluyorum sanırım. öyle bi niyetim olmamasına rağmen. kıskançlık veya çeşitli sebeplerden ötürü baltalı ilah olduğum dönemler de oluyor ama kime olmuyor ki?! (destek atın lütfen; tek bana olmasın bu). neyse başkalarının mutluluklarını da baltalamak istemem ama jacques brel'in bi lafı var: sekomsa (yani: işte böyle, napalm?)
her neyse. değişim konusuna gelirsek. değişim yalan gibi geldi bana şimdi. mizaç değişmez arkadaşım. değiştiğini sanırsın ancak ama değişmezsin. 2 sonucu var değişmenin: ya içine atar patlarsın ya da aklına ve ağzına ne geliyorsa söyleyerek samimi ayağına değişime girersin. ikisinde de sıçarsın söyliyim. ya panik atak olursun ya da daktır gıregori haus gibi kıçından fururlar seni. dünyayı değiştirmek istiyorsan kendinden başla geyiği var bi de. yemeğini değiştirsin, kıyafetini değiştirirsin, aktivitelerini değiştirirsin. ama kendinden kaçamazsın dostum. kendimden biliyorum. sağlıklı şeyler yiyim diyorum, bi bakmışım 3üncü gün kentakideyim; güzel giyineyim diyorum, bi bakmışım ertesi gün paul bunyan gibi olmuşum gene. uzun lafın kısası hayatlarınız öyle olmaları gerektiği için öyle. beğenileriniz bu, istedikleriniz bu, mizacınız bu. gerçekleri duymak acıtmasın, zira samimi insanlar rol yapanlardan yeğdir.
pozitif, süper enerjik, kendiyle barışık olun da demiyorum çünkü YGA olma ihtimaliniz de var. koyvermeyin yani kendinizi. çok takmayın milleti yeter.
-bize tavsiyeleri dizdin de kendine bak sen dediğinizi duyar gibiyim. cevap: sekomsa...
Salı, Mayıs 04, 2010
i sure don't mind a change
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder