Perşembe, Kasım 25, 2010

down

red clouds faded to gray
bringing down the silver rain
and i'm down
right at the place the rain falls.
trees above me, reluctant to leave their leaves down,
screaming.
but the only sound they reveal
is a sad lonely moan.
trees with leaves
leaves that leave reluctantly the silver rain down.
leak in the gray sky
is the peak of my sorrow
and the rain falls faster and i bow
and then i reluctantly wallow

25.11.'10

Perşembe, Kasım 04, 2010

It's The Economy, Stupid!*

*: Bill Clinton'un '92 seçimleri kampanyası sırasında ofisinde asılı duran pankart.

Anektod1: Kanada'nın Alberta eyaletinde, bütçe fazlası olan yönetim, eyalet sınırlarındaki her bireyin banka hesaplarına 4.000 $ yatırdı.

Anektod2: Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanlığı süresince Çankaya Köşküne yapılan ödeneklerden 40 Milyon TL tasarruf yaptı ve parayı hazineye iade etti.

Anektod3: Abdullah Gül yönetimindeki Çankaya Köşkü, geçtiğimiz ay restorasyon için 120 Milyon YTL harcadı.

Cuma, Ağustos 27, 2010

ne istediğimizi bilmiyoruz bence

çiftçi olsaydım yağmur isterdim
şair olsam ilham
silah satıcısı olsam savaş isterdim
bohem olsam bile
dinginlik isterdim en azından

yağmur olsam düşmek isterdim
kar olsam konmak
kuş olsam uçmak isterdim
ayyaş olsam kanyak

cinaslı ve tam kafiye olsam
bu şiirde kullanılmak istemezdim
şiir değil zaten bu
düz yazıya döndü iyice

gördüğünüz üzre bir tek ben
ne istediğimi bilemedim

Çarşamba, Ağustos 11, 2010

a day in the life (with kuzen)

Alexander Supertramp:
kazın
23 saatimiz kalmış
ne diyosun

hiç..:
neye?

Alexander Supertramp:
23 saat sonra çok büyük bi felaket olacakmış
kanaltürk'te adamlar diyore

hiç..:
felaketin şeklini söyleediler mi

Alexander Supertramp:
bilmem dinlemedim
twitterda muhabbeti döndü baya
oradan takip edioyurm
gidip izleme niyetim var

hiç..:
çüküme kadar ben house izliyorum
ama şeklini merak ettim
bir de kıyamet mi yoksa sadece bir kısım insan ölecek ve bitecek mi

Alexander Supertramp:
bilmem valla
geldim açtım
sinyal yok diyo
göstermiyo o kanal

hiç..:
yuppele
skter it o zaman
kafasında çukur olan bir adam beklemeyin isa gelmeyecek dedi
öldü beklemeyin dedi

Alexander Supertramp:
:D
ahahha,
harbi merak ediyorum ne çekiyolar

hiç..:
ya işin sırrını söyliyim
bak devrim yaratacak nitelikte bir açıklama bu
saçmalayanlara hep bakıyorum kafalarının arkası düz
ama uçak pisti gibi düz
omurgadan itibaren
saçmalama değil bu bilimsel
düz olunca kafatası hacmi daralıyor

Alexander Supertramp:
beynin arka kısmı mı ilgileniyo acaba o olaylarla

hiç..:
öyle olunca beyin küçülüyor ve düzleşiyor
olay beyin hacminde
ve beyin hacmi zekayla doğru orantılı
ondan oluyor hep bunlar

Alexander Supertramp:
mantıklı bence
genetik mi ki bu ama
bence kundağa çok sarmışlar
sırtüsüt yatmışlar hep

hiç..:
sırtüstü yatmaktan oluyor o
genetik etki de var tabi
kafanın arkası eğimli olacak arkadaş
türklerde yine pek yok o
ingilizlerde çok pis kavis var
ama yine de sırtınla aynı seviyede düzlük de olmaz
plato lan

Alexander Supertramp:
there's nothing on the top but a bucket and a mop and an illustrated book about birds

Salı, Ağustos 10, 2010

my life according to "alice in chains"

Male or female?
sickman

Describe yourself:
last of my kind

How do you feel:
junkhead

Describe where you currently live:
down in a hole

If you could go anywhere, where would you go:
sludge factory

Your favorite form of transportation:
acid bubble

Your best friend is:
frogs

What's the weather like:
sunshine

Favorite time of day:
black gives way to blue

If your life was a TV show, what would it be called:
man in the box

What is life to you:
sea of sorrow

Your fear:
private hell

What is the best advice you have to give:
don't follow

Thought for the Day:
i can't remember

How I would like to die:
brush away

My soul's present condition:
dirt

My motto:
dam that river

Cumartesi, Temmuz 24, 2010

eternal life

ya şimdi herkes hayatın anlamını arıyor falan. lokman hekim bulmuş yaprağa yazmış ama yaprak uçmuş falan diyorlar. ne kadar doğru bilmem ama bence "iyi insan olmaktan ziyade kötü insan olmamak" yazmıştır. öyle olduğunu tahmin ediyorum. ya da "le vent nous portera" yazmıştır da uçurmuştur belki rüzgar. neyse saçmalamadan gelişmeye geçeyim.

şimdi bence tüm ilahi dinlerin mottosu da budur. değildir. evet 1 saniye içinde fikir değiştirdim. batının en hızlı fikir değiştiren kovboyuyum. dinlerin amacı iyi insan olmandır. 1000 sene öncesinin ahlak kavramlarıyla ahlaklı olmandır da belki. ama genelde iyi insan olmanızı öğütler, kötülükten sakının der.

ama yani bence kötü insan olmamak da yetebilir zira fazlasyla kişisel bir dünyada yaşıyoruz. yani ateistliği ahlaksızlıkla, kötü insan olmakla karıştıran bazı insanlar da var. ama birçok dindar geçinenden daha iyi ve ahlaklı yaşayan ateistler de tanıyorum. o yüzden demem o ki nihai amaç bence "kötü olmamak"tır. bu kendiliğinden iyiyi getirir diye düşünüyorum. ha şimdi diyeceksiniz "iyilik ve ahlak göreceli de kötülük değil mi?" off çok köşeye sıkıştırıcı sorular soruyorsunuz ama. buna cevabım "genel-geçer iyi kavramları zaten olumsuzluk ekleriyle oluşturulmuştur. 'çalma', 'öldürme', 'dedikodu yapma' vs. o yüzden bence zaten kötü davranışlar daha genel-geçer tanımlara sahip ve otamatikman kötülük yapmayınca iyilik yapıyorsunuz.

peki şimdi kötü olmayan ama iyi de olmayan insanlar var. mesela adam hiçbir kötü harekete girişmiyor ama bunu evden dışarı çıkmayıp video oyunları oynayarak yapıyor. bu insana kötü diyebilir miyiz? iyi diyebilir miyiz? ne diyebiliriz? bence dediğim gibi kişisel bir sorundur bu; ve kötülük yapmayan bir insan özünde iyidir. geri kalan davranışları psikolojik sorunlara veya kişisel bazı ahlak çıkarımlarına dayanabilir. altruizm veya pragmatizm veya utilitarianizm gibi mesela. ama bu ideolojiler ve ahlak çıkarımları o insanı kötü olarak yargılamaya sürüklememeli bence bizi.

özet geç dediğinizi duyar gibiyim. şöyle bitireyim o zaman: hayatın nihai amacı iyi olmak değil kötü olmamaktır. bunu tanrılara inanmayarak da yapabilirsiniz ama çok isterseniz bu konuyla alakalı yazılmış 4 tane kitap var. yanlış yorumlamamak şartıyla feyz alabilirsiniz.

off son satır çok didaktik konuştum. böyle olsun istememiştim. uykum var affedin.

Pazartesi, Haziran 28, 2010

lost

paralel bi evrende koşuyorum
at biniyorum 40 günlükken ve ok atıyorum
sürek avına çıkıp sürekli avlanıyorum
kımız içiyorum, kalkanda pişiriyorum avlarımın etini
sigara içmiyorum paralel evrende, oksijen dolduruyor ciğerlerimi
ve oksijenle kafa oluyorum
saçım belime kadar ve belimden aşağısında doru bir at
saçımla birleşiyor atın yelesi ve jack sully oluyorum
müzik dinlemiyorum çünkü ihtiyacım yok
yaşanmamışlıklarım yok ve pişmanlık da yok

işe gidiyorum paralel evrende, medeniyetin boyunbağını takıyorum
elimde bond çantayla yancı uşakları oynuyorum
perde yok paralel evrende, hayatlar tek atımlık trajedi
ve ben hamlet'teki kurukafayı oynuyorum
gözlerim reddedene kadar pornografiye maruz kalıyorum
otomatik portakal oluyorum

başka bir evrende aç kalıyorum
25 yaş çok fazla yaşamak için
yılan zehrinden ok yapıyorum ve sürek avına çıkıyorum
sürekli yenik düşüyorum doğaya ve kaybediyorum
tüm vücudumda dövmeler ve pençe izleri
yakılıp dereye kum oluyorum

gözlerimi açamadan ölüyorum başka bir yerde
şansıma gülüyorum ve nirvanaya eriyorum
nirvana dinleyince elimde bira olmuyor böylece
dünyayı baştan satan adamı oynuyorum
ki oyunculukta iyiyimdir

başka bir evrende kamburum çıkmış halde
bilgisayara bir şeyler yazıyorum
ne yazdığımı bilmiyorum ve saçmalıyorum
tek bildiğim zincirler diyarında olduğum