"Başkalarının Hayatı (Das Leben der Anderen)" filmi 1984 yılında Doğu Berlin'de geçiyor. Haber alma teşkilatı; sistem karşıtı yazarları, sanatçıları, kısacası herkesi izlemekle ve rapor vermekle yükümlü. Bu raporlar sonucunda insanlar sorguya çekiliyor, hücrelerde tutuklu kalıyor ya da öldürülüyor. Sorgulama metotları (ellerinin terlemesine göre yalan söyleyip söylemediklerini anlamaları vs) ve takip metotları (herkesin evine gizlice girip dinleme sistemleri yerleştirmeleri vs) kusursuz çalışıyor ve çaktırmadan istediklerini takip edebiliyorlar. Bu yöntem bilindiği üzere Sovyetlerde ve Sovyet Ülkelerinde çokca kullanılan bir yöntem. Kökeni elbette ki paranoya. Bu sansürcü sinsi sisteme başkaldıran ve göç eden sayısız sanatkar ve bilim adamları var o yıllarda. Bunlar tarihin yazdığı gerçekler ve Sovyet devletlerinin aksayan yanlarından biri diyebiliriz "Big Brother" davranışları için. Benim asıl kafama takılan nokta filmin Oscar alması. Tamam öykü çok güzel, film çok güzel, oyunculuklar aşmış da; insanın aklında bir bit yeniği oluşuyor yine de. Amerika'nın göbeğinde verilen bi ödülün, Amerika'nın zamanında yıllarca soğuk savaş halinde olduğu bir sistemi eleştiren bir filme verilmesi enteresan geliyor yine de. Doğu Almanya da genel olarak bir "korku imparatorluğu" olarak sunulmuş filmde.
2006'daki diğer yabancı film oscar adaylarını izlemedim ama bu filmin ilk 3ümde yer alacağına şüphe yok. Neyse, olaya dönelim; tüm bu politik, paranoyak, psikolojik kavgaları bir kenara bırakırsak, hikaye çok güzel. İzleyin izlettirin derim ben şahsen.
Bu arada eklemeden de edemeyeceğim, başroldeki amca (Ulrich Mühe) acayip şekilde Kevin Spacey'e benzemekte. İkiz olsalar bu kadar olur.
Cumartesi, Ocak 23, 2010
Başkalarının Hayatı, Başkalarının Ödülleri
Etiketler:
Başkalarının Hayatı,
Das Leben der Anderen,
Oscar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder