Cumartesi, Ağustos 22, 2009
tavanarasında grunge
7 gündür yıkamadığı saçları tel tel olmuş gözünün önünde sallanıyordu. araba durur durmaz atladı ve ayağını burktu. koca bi siktir çekip amfiyi sırtladı. arkadaşı krist de -onun deyimiyle cris (çok farkedermiş gibi)- gitarların birini sağ birini sol omuzuna takıp ardından seyirtti. seattle'da bulutlar kapkara olmuş işemeye hazırlanıyordu. krist'in büyükannesi uykuya dalmış olmalıydı. onu uyandırmadan sessizce yukarı çıktılar. gereksiz eşyaların konduğu depo gibi bir odaya girdiler. pencereleri pisti ve iğrenç kokuyordu. amfiyi yere koydu. sapına sıkıştırdığı jackleri çıkarıp birini amfiye taktı. halihazırda odada duran diğer amfiye de diğer jacki taktı. amfiyi elektrikle buluşturup "on" konumuna getirince kulak tırmalayan bir ses çıktı. gitarın tellerine öylesine abanmaya ve penayı teller üzerinde ileri geri hareket ettirmeye başladı. whole lotta love geldi aklına. kristin büyükannesini uyandırmış olmalıydılar. aşağıdan hokkalı küfürler geliyordu. her zamanki şeyler. ağzının bir kenarını kulaklarına kadar kaydırıp güldü. krist kenarda kendi halinde takılıyor, gitarı akort ediyordu. "nerde kaldı bu aaron bastard (asıl soyismi burckhard. bastard = piç)" dedi ve bi kahkaha patlattı. o sırada zilleri birbirine çarpa çarpa merdivenlerden birinin çıktığını duydular. "büyükannene ne oldu lan böyle, canımı zor kurtardım" diyere içeri girdi aaron. bateriyi monte etmeye çalışırken o da whole lotta love söylüyordu. krist en son kayıt cihazını çalıştırdı. hazırdılar. kurt sözleri unutmuştu. tam "aaa" diye düşünmeye başladığı sırada şarkıya girdi aaron. hatırladı birden. reflüsü çok fenaydı ve öksürmeye başlamıştı. bu yüzden yarım kutu öksürük şurubunu arabadayken midesine indirmişti. "fiyakalı dağlar kadar yumuşakça..." diye şarkıya girdi. ne dediğine dair en ufak bi fikri yoktu. "sensiz yaşıyorum güzelim çünkü kalbimi kırmaktan başka yaptığın bi şey yok" derken bağırmıştı ve öksürük tuttu birden. nakarata girdi. kafasında tasarladığı ve apaçık bi şekilde penisinden bahseden satırları okumaya başladı. krist "demek öksürük şurubu otla birleşince böyle oluyor" diye geçirdi içinden ayakuçlarında zıplayıp bassını çalarken. şarkıyı çaldılar ve bitirirlerken kurt'un aklından şunlar geçiyordu: "akustik fena sayılmaz ha?!" şarkı bitti ve krist stop tuşuna basmaya giderken kurt kendi kendine şarkının kritiğini yapıyordu: "neden bu kadar klişe oldu ki bu şimdi?"...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yazıyı okumadım orda bir köşeye çekilip olanları izledim sanki.Betimlemeler bi harika :))
YanıtlaSilteşekkür ederim :)
YanıtlaSilyaptık işte bi şeyler