şu sıcak, yapış yapış tatil günlerinde tek istediğim ankaradaki kasveti, sınavları, karmaşayı unutup mutlu mesûd bi tatil dönemi yaşamaktı. genelde yaz tatilleri öncesi "lan naapsam acaba 3 ay köskös evde oturmayalım" diyip telaşa kapılırdım. ama bu sene o da yok. yaz tatilinde plan yapmak kadar saçma ve hayal kırıcı birşey olmadığını anladım çünkü artık. günlük mutluluklar, ufak beklentiler ve "take it easy meeean" günüdür yaz ayları.
buraya yazacak milyon tane iç karartıcı mesele ve yaşamamayı isteyecek kadar olumsuzluklar olsa da hayatımda bunu buraya yazıp canını sıkmayacağım kimseyi. burası blog, bi ağlama duvarı değil. ben de isterim güzel şeyler yazmayı ama bakıyorum da bi elin parmaklarını geçmez mutlu yazılarım. bunun nedeni ne peki?
bence bunun nedeni insanın üretme gücünün keyfi yerindeyken gelmemesi. yani düşünsenize; keyfim yerinde, mutluyum. e o zaman neden iç dünyamı farklı şekillerde dışarı döküp bi şeyler üreteyim ki? bunu felsefe hocam sayın sandy -the king- berkovski ile de tartışmıştık. bana aşk şarkılarının varlığından bahsetmişti. aşktan mutlu bi şekilde bahseden bi şarkı var mı sayın berkovski? evet aynen bu cevabı vermiştim. en mutlu aşk şarkısının içinde bile gizli bi ironi, saklı bi kaçıp gitme isteği yatar. inanmıyorsanız inceleyin. tezime aykırı bi şarkı varsa getirin beraber tartışalım.
sadece şarkılar da değil tabi. keza resimler de. nazım boşuna sormadı abidin'e mutluluğun resminin mümkünatını. ve bence bunun mümkün olmayacağını nazım da biliyor. sanat dallarında durum böyle. bi acı olamdan, bi iç sıkıntısı olmadan, dolmadan boşaltmaz insan içini, üretemez.
tabi şimdi üretim diyince teknolojik gelişmeler, sanayi devrimleri hedehödö de geliyor akla. fakat dikkatli incelerseniz iklimsel, coğrafi, beşeri baskılar görmemiş insanların, medeniyetlerin üretmeye ve gelişmeye ihtiyacı olmadığını görürsünüz. avrupa kıtasını iklimsel, coğrafik ve politik olarak incelerseniz sanırım ne demek istediğimi anlayacaksınız. afrika'yı da inceleyebilirsiniz. keza ikisi de güzel örneklerdir.
neyse, demem o ki, buraya ne kadar az yazarsam o kadar mutluyumdur. bunu anlayın dostlarım. bu satırları yazmamın nedeni de can sıkıntısı. bi şeyler yazma ihtiyacı içinde olmam bile aslında o kadar da mutlu olmadığımı gösterebilir ama ... neyse ....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder